top of page

Çocuğum Yemek Yemiyor


“Çocuğum yemek yemiyor” hiç şüphesiz birçok ebeveynin hayatı en çok kurduğu cümlelerden biridir. Bazı anneler yalnızca biraz endişelenir bazıları ise kendilerini çaresiz hisseder. Görüşmelerde birçok anne “Çocuğunun yemek yemediğini“ söyledikten sonra “çocuğunun yemek yemediğini” söyleyen pek çok anne olduğunu biliyorum ama benimki gerçekten hiçbir şey yemiyor onu görmeniz lazım gibi cümleler aktarırlar. Oysaki yanılıyorlar. Çocuklarının yemek yemeyen tek çocuk olduğunu düşündükleri için yanılıyorlar, mutlaka daha az yemek yiyen başka çocuklarda vardır.



Çocuklarının yemek yememesi doğal olarak anneleri üzer ve sağlığı konusunda endişelendirir. Ancak yemek yemeyi daha vahim bir soruna dönüştüren başka bir şey daha vardır. Anne suçun kendisinde olduğuna inanır veya onu öyle olduğuna inandırırlar. Ya yemeği doğru düzgün hazırlamamıştır veya yedirmeyi bilmiyordur. Veya tamamen kişisel bir sorun olarak algılar. Çocuk sadece yemek yememekle kalmıyor, annenin mutfakta harcadığı çabayı da hiçe sayıyordu.

Yemek zamanlarında çocuk yemeyi reddettiğinde basitçe aç/ tok şeklinde düşünmek yerine beni seviyor / beni sevmiyor tarzı bir düşünceye dönüşebiliyor. Aslında çocuk sadece daha fazla yemek istemiyor ama yemediği için anneyi sevmemekle suçlanıyor veya sevilmemekle. Bu gerçekten çok sık yaşanıyor bazen doğrudan söylendiği gibi bazen de jest ve mimiklerle ifade ediliyor.

Yemekten kaynaklanan çatışmalar sadece ebeveynler için değil çocuklar içinde korkutucudur. Yemek saatinin gelmesinden anne korkuyorsa çocuk ne hissediyordur?

Peki yemek yemek ne işe yarar; hayatta kalmak için, büyümek ve kilo almak ve hareket etmek, çalışmak ve oyun oynamak için yemek yemeye ihtiyaç duyarız.


Çocuk ne kadar yemeğe ihtiyaç duyar?

Hayatta kalmak için; bir canlının ihtiyaç duyduğu yemek miktarı harcadığı efor ve gelişmesi hariç en temel de onun boyutlarına bağlıdır.

Hareket etmek için; küçük çocuklar çok fazla hareket ederler " şu kadarcık yemekle bu kadar enerjiyi nereden buluyor veya yediği her şeyi yaktığına göre kilo almaması çok doğal" gibi cümleleri sık duyarız. Ancak pek çok çocuğun bizim düşündüğümüz kadar çok hareket etmediğini görürüz. Yeni doğanlar az hareket ederler, 1 yaşındakiler kısa süreli ve yavaş yavaş yürürler, her yere ya kucakta giderler ya da bebek arabasında. Gerçek işler yapmaz ve ağırlık da kaldırmazlar. Bazen şunu da duyarız "ona bakınca bile yoruluyorum" doğru bir cümledir fakat oyun oynayan bir çocuğun bir yetişkin kadar enerji harcaması pek mümkün değildir.


Büyümek için; bir çocuk ne kadar hızlı büyüyorsa o kadar çok yemeğe ihtiyaç duyar fakat her çocuğun büyüme hızı farklıdır. Yenidoğan bir bebek yaşamının ilk yılında ortalama 20cm uzar ve 6-7 kilo alır. ( yani neredeyse ilk doğum ağırlığının üç katına ulaşır) ve bir insan bir daha hiç ilk yıl olduğu kadar hızlı büyümez.

Beslenme konusundaki en büyük efsanelerden biri " büyümek için yemek yemelisindir". Yani büyümenin beslenmenin bir sonucu olduğuna inanırız. Bu pek doğru değildir. Sadece özel beslenme bozuklukları büyümeyi olumsuz etkileyebilir. İşin aslı yemek yediğimiz büyümüyoruz, büyüdüğümüz için yemek yiyoruz.

Çoğu çocuk yaşını doldurduğunda veya biraz daha öncesinde daha az yemeye başlar. Bu durum pek çok anneyi şaşkınlığa ve neredeyse dehşete düşürür. 1 yaş civarında oluşan bu değişimin nedeni büyüme hızındaki azalmadır. İlk sene bebekler rahim dışı hayatlarının başka hiçbir döneminde olmadığı hızlı büyüyüp kilo alırlar. İkinci sene ise büyüme çok daha yavaştır. Böylece üç temel enerji harcaması bölümü içerisinde şuna ulaşıyoruz. Hareket etmek için gereken enerji artıyor çünkü çocuk her geçen gün daha çok hareket ediyor, aynı zamanda onu hayatta tutmak için gereken enerji de artıyor çünkü çocuk boy ve kilo olarak büyüyor. Ama aynı zamanda büyümek için gerekli enerji gözle görülür şekilde azalıyor ve bunun sonucunda çocuk aynı miktarda veya daha yemek yemeye ihtiyaç duyuyor. Bu genellikle geçici bir durumdur. Pek çok çocuk 5-6 yaş civarı boyutlarının artmasıyla beraber öncekinden daha çok yemeye başlarlar. Bu küçük artış ebeveynleri memnun etmeyebilir. Diğer yandan her bireyin ihtiyaç duyduğu besin miktarı farklıdır. Bazı çocuklar yaşıtlarına veya kendileri ile aynı boy ve kiloda olanlara oranla çok daha fazla veya daha az yemek yer. Öte yandan yeme konusunda ebeveynlerin beklentileri de farklı olabilir. Bazıları çocuğunun bir tabak yemeği bitirmesinden memnun olurken bazıları bir tabağın üstüne başka şeylerde yemesini bekler. Şu ya da bu sebepten ötürü pek çok çocuk ergenlik dönemine kadar " yememeye" devam eder. Ancak ilk yıllardaki yavaş büyüme boy atmaya döndüğünde çocuklar ebeveynlerini şaşkınlığa düşürüp doyumsuz denecek kadar iştahlı olurlar.



GÜLŞEN YILDIRM

Aile Danışmanı / Oyun Terapisti

 
 
 

Comments


bottom of page